AK Parti mitingleri coşkulu çünkü
Yıllardır siyasetten uzak tutulmuş, varlığı ve kimliği kale alınmamış, ekonomik olarak yoksul kalmış milyonlar, 12 yıldır müspet yönde değişmeye başlayan sürece sahip çıkıyorlar. Sürecin temel muharrik kuvvetinin karizma atfettikleri lider ve partisi olduğunu, yapılacak daha epeyce iş bulunduğunu biliyorlar. Liderle öylesine bir özdeşim kurmuşlar ki, ona yapılan tüm saldırıları, kurulan tuzakları kendilerine yapılmış gibi hissediyor, onun için kendilerini siper etmek istiyorlar… Bu minval üzere birçok cümle kurabiliriz Ak Parti mitinglerinin coşkusunu açıklamak için. Bunlar elbette doğru. Biz yine de hem bugüne kadar sessiz kalan milyonları meydanlara dolduranın ne olduğunu, hem de bundan sonrasını açıklamada işe yarayacak bir teorik zeminden yürüyelim.
Ak Parti”yi destekleyen milyonların ruh hallerini açıklamak için en elverişli teorik zemin, Rahmetli İdris Küçükömer”in bakışında yer alıyor. Mitinglerdeki coşkunun sırrı, “Düzenin Yabancılaşması” kitabında bulunuyor. Kitaptaki tezleri Rahmetlinin arkadaşı ve yayıncısı Yücel Yaman yazdığı sunuşta çok iyi özetliyor. İşte o özetten çarpıcı 4 nokta:
“İdris Küçükömer 1969″larda demişti ki;
1) Türkiye”nin solcuları gericidir. Üretim güçlerinin gelişmesinden yana değillerdir, tek merkezli, yukardan aşağı otoriter bir örgütlenmenin savunucusudurlar. Halkı yönetilecek sürü olarak görürler.
2) Türkiye”nin ilericileri sağ cenahta görülen geniş İslamcı halk kitleleridir. Onlara bu niteliği kazandıran, onların değişmeye ve gelişmeye, dönüşmeye açık olan sosyal, ekonomik istekleridir. Bu istekler üretim güçlerini geliştiricidir, toplumdaki monolitik iktidar yapısını çatlatıcı ve çoğulcudur.
3) Yakın dönem tarihinin yeniden yazılması gerekecektir.
4) Türkiye”de sivil toplum ilişkilerinin kurulmasının önündeki engeller Türkiye”nin ilerici olduğu sanılan güçleridir.”
Rahmetli Küçükömer, Türkiye”deki demokrasinin geleceği konusunda karamsardı ama onun düşünce çerçevesini paylaşan Yaman, geçenlerde Star”da Fadime Özkan ile yaptığı röportajında, köprülerin altından çok sular geçtiğini görmüş, bakış açısını yeni şartlara uyarlamış. Yaman, yeni dönemle ilgili çok önemli tespitler yapıyor. Sıralayalım:
1) Kemalizm bitmiştir.
2) 1800″lerde bir paşa ile başlayan batılılaşma çemberi yine bir paşa eliyle, Başbuğ ile kapanmıştır. Paşa askeri müdahalelerin zararlı olduğunu ilan etmiştir.
3) Türkiye”nin sadece batıcı laik aydını değil Müslüman aydını da cuntacıdır. Başbuğ, cunta nöbetini paralel yapıya devretmiştir. Şu anda nur topu gibi bir cuntamız daha doğmuştur.
4) Cuntacılık damarı kolay kurumaz, eğer birey, sivil bir bilinç kazanmaz ise siyasi iktidara bile geçebilir. Sivillik gücünü gerçek hayattan, kıyasıya rekabetten alır.
5) Siyasi iktidarın yapması gereken, tarihte hiç bireyi olamamış bir toplumda, bireyi siyasete katmanın, siyaseti halkla yapmanın ve demokratikleşmenin önünü tam olarak açmaktır.
6) Kürt meselesinde yıllar sonra 1920 Amasya Tamimi noktasına tekrar geri döndük. Geçmişte yaşanan kayıplar tarafların ideolojik alışkanlıklarındandı. Türkiye”yi “halaskar” ordumuz temsil ediyordu. O dönem bitti. Kürtleri “halaskar Kürt komünistleri” temsil ediyordu, geçen yıl Nevruzu”ndan sonra bu da bitti. Onca cenazeye rağmen toplum terörize olmadı. Bunu Türklerin ve Kürtlerin “Müslüman enternasyonalizmi” başardı.
7) Mustafa Kemal gerekliliği gördü, şartları oluşturdu ve cumhuriyeti, isteyen istemeyen herkese armağan etti. Bugün de AK Parti”de Recep Tayip Erdoğan bireyleşmeyi, şehirleşmeyi gördü ve iç göçünü bitirmiş, şehir olmuş yerleri köyleriyle birlikte şehir olmaya mecbur bırakarak aynı şeyi yaptı. Şimdi sıra, eski politik kalıpları kırmaya, şehirli insanların demokrasi ihtiyacını karşılamaya geldi.
Yücel Yaman Beyin bu fevkalade tespitlerine şapka çıkarıyorum. Onun ve Rahmetli Küçükömer”in sayesinde halkın ne istediğini, Erdoğan”da ne bulduğunu daha iyi anlayabiliyorum. İnsanımız, Erdoğan”ın nezdinde şehirli, demokratik yeni Türkiye”ye, sivilleşmeye, bireyleşmeye, barışa ve dayanışmaya destek veriyor. Kendisine, kimliğine, inançlarına saygı göstermeyen eski Türkiye gitsin, bir daha gelmesin diyor. Bu isteği, desteği herkes tarafından görünsün, duyulsun istediği için meydanlara koşuyor, onun için bu kadar coşkulu.
Halkın demokrasiye doğru coşkun akan selini, “kandırılmış sürülerin diktatöre itaati” diye okuyan bedhahların ise “halkçı” pulları dökülüyor, bedbaht oluyorlar. Rahmetli Küçükömer”i ve bizi şaşırtmıyorlar.
Kaynak: Yeni Şafak