Akıllı aygıtların elinde tutsak gençlerimiz (III)
Dr. Mustafa Merter’in “Matrix Sendromu” adını verdiği tabloyu başlatan en önemli etken, “screen time” adı verilen “ekran başında geçirilen zaman” ve maalesef “İ-Nesli”nde bu süre çok uzun, ortalama günde 6 saat… Kitap ve dergi gençlerin hayatlarından nerdeyse tamamen çekiliyor. Yüz yüze gönül gönüle iletişimi bilmeyen bir nesil var karşımızda. İşin ilginç yanı sanal iletişimden dolayı da mutlu değiller… Özellikle 14 yaş civarındaki ergenlerin yarısından fazlası mutsuz olduklarını söylüyorlar.
“İ-Nesli”nin tipik davranış özelliklerinin başında acizlik, çaresizlik ve faydasızlık duyguları geliyor. Yani “İ-Nesli”, önceki nesillerin, (özellikle yazarın “Ben Nesli” dediği, 1970-1990 arasında doğan gençlerin) sergilediği manzaranın tam tersini gösteriyorlar. Hiç kendilerine güvenmiyorlar. Onların bu kendilerine değer vermeyişleri, sözünü ettiğimiz mutsuzlukla yakından bağlantılı olduğu gibi depresyon, endişe gibi hastalıklara giriş kapısı adeta… Bu arada hemen belirtelim bu olumsuz duygular da ekran başında geçirilen zamanla bağlantılı. Bu nedenle intihar risk faktörleri, ekran başında kalma süresi 1 saati geçince artmaya, 4 saati geçince tırmanmaya başlıyor. Gençlerin kendilerini yalnız hissetmelerinin 2011’den sonra çok artmasından da aynı musibet sorumlu… Merter ağabey, bu durumu, ekran başındaki genç insancıkların adeta terk edilerek bir hücreye kapatılmalarına benzetiyor. Hücreden hücreye sanal fısıldaşmaların da rahatlama yerine sıkıntıyı arttırdığını sonunda kaygı ve depresyonun kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Kaygı ve depresyon, önceki nesilde de fazlaydı ama “İ-Nesli”nde artık dalga değil tsunami boyutlarına ulaşmış vaziyette. Tabii bu hücre tutsaklığının gönüllü, bile isteye olduğunu, hücre içine girince de dışarı çıkılamadığını ayrıca vurgulamak lazım…
2012’den itibaren akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla birlikte, gençlerde çok ilginç bir başka problem de başlıyor. Günde ortalama 9 saat uyuması gereken ergenlerin uyku süreleri ani bir azalma göstererek 7 saate düşüyor. “Birçok ebeveynin artık bildiği gibi, çocuklarımızın odasında hiç sönmeyen mavi renkli bir ‘Matrix mehtabı” var. Günde 3 saat veya üstünde ekran zamanı yaşandığında %28 oranında daha fazla uyku rahatsızlıkları müşahede ediliyor. Ve tabii ki kronik uykusuzluk; psikosomatik hastalıklar, depresyon ve intihar riskini artıran bir durum” diyor Dr. Mustafa Merter…
“İ-Nesli”nin tipik bir özelliği de din ve maneviyat alanında belirgin bir düşüş ve ilgisizlik… 2000 yılından itibaren gençlerin dine ve Tanrı’ya inançlarında, hatta genel maneviyat arayışlarında düşüş olduğunu biliyoruz, bu durum “İ-Nesli”nde daha da artıyor. Biz de taze suya tirit şeklinde giden son dönemde gençlerin inanç sorunlarını çok ciddiye alsak, tartışmaya buradan başlasak, galiba daha doğru yapacağız.
Kaynak: Yeni Şafak