Dünyanın da ihtiyacı yeni Türkiye

Başbakanımız Davudoğlu”nun kongre konuşmasında sıraladığı ve hükümet programında yinelediği 9 maddelik manifesto da ortaya koyuyor ki, Yeni Türkiye”nin inşası için daha çok eksiğimiz, gidilecek çok uzun bir yolumuz var. Tabii ki, ömür biter yol bitmez. Umudu teşvik etmek, yapılabilecek olanı yapmak için yola koyulmak esastır. Biz siyasetin pratisyeni değiliz, eleştirilerimizi, düşüncelerimizi, hatta hayallerimizi, rüyalarımızı anlatırız. Nasıl olsa yumurta küfesi bizim sırtımızda değil. Rahatça eleştirip kolayca hayal kurabiliriz. Her noktanın makamı, herkesin bu dünyada kendince bir görevi var. Bizim de elimizden gelen bu; düşünmek, eleştirmek, daha iyi bir gelecek için hayal kurmak ve rüya görmekle mükellefiz.

Toplumumuz, siyasetçilerimiz ne kadar çok iş başarırlarsa, bize de bir o kadar yeni iş yüklüyorlar. Son zamanlarda bu Yeni Türkiye hayallemesini iyice abarttık, hızımızı alamayıp ülkemizin pekâlâ bazı alanlarda dünyaya örnek teşkil edebileceğini bile düşünmeye başladık. Mesela bize göre, bazılarının endişeli sözlerle anlattığı dış politikamız, dünyaya örnek Yeni Türkiye hayalimizin minyatürünü berrak biçimde içinde taşıyor.

“Yeni Türkiye”de insanlığın esenlik ve adalet yurdu olmak için gayret gösteren bir devlet ve millet anlayışı olmalı. Elbette milli çıkarlarımız için çabalamalı ama bundan adalet, vicdan ve insan hakları ile bağdaşmayan, küresel güçlerin çıkarlarını yansıtan dış politikaları anlaşılmamalı. Tüm mazlumların varlığına güvendikleri, dilediklerinde sığınabileceklerini bildikleri bir esenlik diyarı bir ülke olmaya çalışmalı. Devlet olarak taraf olduğu tüm uluslararası kurum ve kuruluşlarla olan ilişkilerinde küresel ölçekte adaleti, barışı, dayanışmayı ve insan haklarını geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı temel almalı.” Hayalimiz bu. Bir süreden beri dış politikamız tam da bu ilkeler doğrultusunda şekilleniyor. Ülkemizin insanlığın esenlik ve adalet yurdu olma gayretleriyle övünüyoruz.

Bugünlerde içimiz içimize sığmıyor. Eski elitlerin bir türlü beğenmedikleri, “sandığa indirgenmiş” diye burun kıvırdıkları, hatta “plebisiter diktatörlük” dahi dedikleri demokrasimiz bile dünyaya örnek olma anlamında umutlandırıyor bizi. Kamusal insan öldü, siyaset psikolojiye indirgendi diye feryat ediyor Batılı düşünürler. Bizimkilerin yücelttikleri liberal toplumların bireyini beğenmiyor, “görünüşte birey, ama adeta kararnameyle bu unvanı ele geçirmiş gibi, bağlanacak paranoid derebeylerinin peşinde koşuyor” diye serzenişte bulunuyorlar. “Yabancılaştırıcı birçok arzunun arasında bölünmüş günümüz insanı” diye kaygılanıyorlar.

Kamusal insanın çöküşüne, siyasetin itibar kaybetmesine, her şeyin psikolojiye indirgenmesine, paranoid derebeylerine karşı en etkin ve gerçek mücadele aracımız, demokratik siyaset. Yeni Türkiye, toplumun en horlanmış, ezilmiş, sessiz kesimlerini siyasete taşıyarak, müzakereciliğe yönelerek ve siyasetin alanını genişletme arzusuyla çok büyük bir hedefe doğru yürüyor. Eğer Türkiye, siyasete itibar kazandırmayı ve demokrasisini güçlendirmeyi, kamusal insana can suyu vermeyi başarabilirse, sadece İslam dünyasına değil, demokratik devlet işleyişlerine rağmen, toplumsal manzarası hakkında olumsuz değerlendirmeler yapılan Batı”ya da örnek teşkil edebilir.

Hayallerimizin Türkiye”si, nasıl Birleşmiş Milletler”in mevcut yapısına itiraz ediyorsa, içinde yer aldığı dünya ekonomik sistemine de hem gerekli uyarılarını yapar hem de sistemin ülke içinde yol açtığı hasarları onarıcı tedbirler almaktan geri kalmaz. Devlet, pazara giremeyenleri, pazardaki bölüşümde yeterli düzeyde pay alamayanları, güçsüz ve imkânsızları koruyup kollamak zorundadır. Yoksullarla dolu, zengin ve güçlü Türkiye asla arzumuz değildir. Devlet üretimde süreçlerinde değil ama bölüşüm süreçlerinde gerekli tedbirleri alarak yoksulluğu ortadan kaldırmayı hedeflemelidir. Yeni Türkiye”ye ekonomik bir gözlükle bakıldığında ilk görülen yoksulluk değil, gelir dağılımındaki adalet olmalıdır. Tevarüs ettiğimiz dev sorunlarımız, büyük dertlerimiz var ama ne yalan söyleyelim, Yeni Türkiye, gelir dağılımı adaleti açısından da dünyaya örnek olma hayalimizi besliyor.

Bunlarla da kalmıyor, insanı ve toplumu devletin ve piyasanın önüne koymaya çalışan Yeni Türkiye, insan-insan ve insan-tabiat ilişkilerinde barışı ve huzuru temel ilke olarak benimseyen, insanla birlikte aileyi öne çıkaran medeniyetçi bir yaklaşımın hayata geçmesi, yeni bir dünya kurulması için de umutlarımızı arttırıyor. Her birini fırsat buldukça anlatmaya çalışacağım. Hayata geçirilemeseler bile hiç değilse hayalini kurdum derim, yine de gam yemem.

Kaynak: Yeni Şafak

Son Videolar

Yükleniyor...

Galeri

Ekran-Resmi-2022-07-06-ÖS-12.47.15 Ekran-Resmi-2022-07-06-ÖS-12.46.20 Ekran-Resmi-2022-07-06-ÖS-12.46.35 Ekran-Resmi-2022-07-06-ÖS-12.46.58 Ekran-Resmi-2022-07-06-ÖS-12.47.34 Ekran-Resmi-2022-07-06-ÖS-12.45.41