Fanatizmden uzak durmalı
Fanatizmle ve fanatiklerle hep derdim oldu. O konularda epeyce yazdım. “Yedi Düvele Karşı: Türklerde Liderlik ve Fanatizm”, “Mutedil Müslümanların Günümüzdeki Düşmanları” kitaplarımda bu konuya özel bir yer ayırdım. Modern zamanlardaki sorunların kaynaklarından birisi olarak gördüğüm için, daha da yazmam gerektiğine inanıyorum. Ama bugün fanatiklerle ilgili söz alma nedenim uzun yazmayı gerektirmiyor. (Dileyen arkadaşım, bu konudaki görüşlerimize, sözünü ettiğim kitaplarımızdan ve bu sitede “fanatizm”, “fanatik”, “bağnaz”, “hoşgörü” gibi kavramlarla taramalar yaparak ulaşabilir.) Fanatizmi ne manada kullandığım iyice anlaşılsın istiyorum zira daha sonra onun panzehri olan sıradanlığın, sadeliğin ve kanaatkârlığın velhasıl hasbi ve hoşgörülü bir hayatın güzelliğini anlatan yazılar yazmak niyetindeyim.
Fanatizmi, aslında en iyi Türkçedeki “bağnazlık” sözü karşılıyor. (“Bağnaz” sözcüğünün, Almancada “köylü, cahil, dağlı, kaba” anlamındaki “banause” sözcüğünden dilimize girdiği, Almancaya da Yunancadan geldiği rivayet olunuyor. “Bağnaz”a çok yakın bir anlam öbeğine sahip “yobaz” sözcüğümüz de, bugünkü anlamını kazanmadan önce “kaba saba, kuvvetli” anlamına geliyormuş. Buna göre sanki üstat Necip Fazıl’ın “kaba softa ve ham yobaz” dedikleri de fanatiklere karşılık geliyor) “Bağnaz kimse”, itibariyle dar bir zihinsel çerçevede kalan, durağan, gelişmeye kapalı, ufuksuz bir kişiliktir. Dar düşünceli, sığ görüşlü, belli bir kalıba sıkışmış; değiştiremediği düşünceleri nedeniyle fikri sabitlenmiş biridir.
Fanatizm her inançtan, her düşünceden, her yaşama tarzından insanların bazılarında görülebilecek sığ bir zihin yapısı ve hastalıklı bir bağlanma biçimidir ve birçok farklı türü olabilir. En özgürlükçü görünenleri de dâhil olmak üzere her düşüncenin, her inancın, her ideolojinin fanatiği olabildiği gibi bir siyasi akımın, bir topluluğun, bir takımın, bir kişinin de fanatikleri bulunabilir. Kendisini çok açık görüşlü, ilerici, aydın diye niteleyen biri de, inançsız, bir kimse de pekâlâ fanatiklik ölçütlerini karşılayabilir.
Bağnazlığın dilimizdeki tam karşıtı olan söz, “hoşgörü”. Bağnazlık, hoşgörülü olmamaktır. Nasıl bağnazlıkta “aşırılık”, “dışlayıcılık”, “karşıtlık” ve “dogmatizm” nitelikleri belirleyiciyse, onun tam karşı kutbunda yer alan hoşgörüde de, “esneklik”, “kapsayıcılık”, “kabul edicilik”, “ötekine saygı” nitelikleri esastır. Fanatizmi, hastalıklı bir bağlanma biçimi ve zihin yapısı çerçevesinde anlarsak inançlarına, ideallerine, yakınlarına, ülkesine, milletine güçlü bağlarla bağlı olan insanların haksız yere “fanatik” diye nitelendirilmelerinin de önüne geçmiş oluruz.