Ne kolaydır tanımak ama ne zordur anlatmak: Umut
Umudu mevsimlerden bahar ile kasveti, umutsuzluğu ise kış ile anlatmaya çalışıyor sanat erbabı. “Kış, örterek yeryüzünü unutkan karla, / Azcık yaşamı kuru yumrularla besleyerek/ Bizleri sıcacık tuttu” diyen T. S. Eliot’un Nisanı “en zalim ay” diye nitelemesini boşa uyandırdığı umutlara bağlıyor Eagleton.. Sanatla umudu bir arada düşünmek güzel; üstelik şiir dizeleriyle hem umuda yol açmak hem umutsuzluğu anlatmaya koyulmak epey zevkli ve kolay ama bizim biraz daha sağlam basmaya ihtiyacımız var.
Nietzsche’nin cümleleriyle umudu anlatmaya koyuluyor İtalyan varoluşçu meslektaşımız Eugenio Borgna: “Umut, aceleci ve apansız hayat deresinin üzerine atılmış gökkuşağıdır, köpükler onu yüzlerce kez yutar ama o, hep yeniden belirir. Dereyi, tam da yabani yabani, tehlikeli tehlikeli gümbürdediği yerde, o narin ve güzel atılganlığıyla sürekli aşar.” Umut konusunda üzerinde en çok anlaştığımız hususlardan biri, onun şimdiki zamandan ve geçmişten daha çok geleceğe dönük oluşu. Ama bu demek değil ki onu şimdinin içinde hissetmiyoruz, geçmişle hiçbir bağlantısı yok. Tam tersi umut, şimdi ve buradaki halimizin başköşesine oturmuş vaziyette ama gelecekle olan bağlantısı nedeniyle bizi ileriye doğru ittiriyor, teşvik ediyor.
İlk bakışta sanki hafızayla karşıt bir işleyişi var umudun. Hafıza, geçmişin çocuğu ve hesap tutucusu iken umut, kendini mütemadiyen geleceğe doğru sarıyor gibi. Ama umut, hafızayla sıkı sıkıya rabıtalı, geçmişteki emek ve hatırlama, umut ağacının çırası. Emek verdiğimiz, duygularımızı yatırdığımız alanlar, geçmişte mutlu anlarımızın hafızamızda bıraktığı izlerin hatırlanması, şimdiki umudumuzun en önemli ateşleyicileri.
İnsan muhayyel bir geleceğe doğru yürür hep. Depresyona girip varoluşu geçmişe çökelmediği ve aklı başında kaldığı sürece, zamanı adımlar. Şimdiki zaman dahi geleceği tanzim etmemize yarar en çok. Yani şimdi de bile bir ayağımız gelecektedir. Tasarlar, planlar, hayaller kurar dururuz. Pascal, “hiçbir zaman yaşamayız ama yaşamayı umarız” derken haksız sayılmaz. Umutlanmak, henüz doğmamış, gerçekleşmemiş, ortaya çıkmamış olana, çaresizliğe kapılmadan hazırlıklı olmak demektir.
“YALNIZLIK VE UMUT” KİTABIMIZDAN KISALTILARAK ALINMIŞTIR