Spiritüel cinnet örgütü, dini bir cemaat mi?

Militan ezoterizme dayalı spritüel cinnet örgütünün işleyişini anlayabilmek için dini grupların işleyişiyle ilgili gözlemler işe yarar mı? Bu konuda bizim saptayabildiğimiz en kapsamlı makalelerden birisi, Usul Dergisi’nde 2007 yılında yayınlanmış olup Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara’ya ait. “Dinî grup yapılarında dine ilişkin muhtemel anlama ve temsil sorunları” adlı makalesinde Büyükkara Hoca, ilgili literatürden de yararlanarak hayli önemli bilgiler sunuyor.
“Böyle bir dinî grupta hayat, aynı zamanda mutlak otoriteye sahip bu lider etrafında döner. Bu kişi son karar merciidir ve onun talimatı grup mensuplarını bağlamaktadır… Her şeyden önce, bir liderin ilminin/bilgisinin vehbî (bahşedilmiş-ilham mahsulü) olduğu ön kabulü, çok önemli sorunlara kapı aralamaktadır… Bu bilgi kutsal sayıldığından, özellikle bunu şifâhî olarak liderden (hocadan/üstaddan) alan seçkin talebeler de belli bir mazhariyete sahip olmakta, bu ‘aktarım’ böylece kutsal bir gelenek halinde sürdürülmektedir. Hatta hocayı seyretmenin bile bir bilgi akışı ve aydınlanma sağladığına inanılmaktadır. Hocanın bizzat kendisi ya da seçkin talebelerince yazıya dökülmüş malzemenin de kutsal addedildiği görülmektedir… Liderin rüyalarına da aynı gerekçeyle büyük değer atfedilmektedir. Önemli kararlar onun istihâresine göre şekil alabilmektedir…
Sağlıksız dinî liderliklerin teşhis edilmesi esasen hiç zor değildir: Benlik sevgisi marazî biçimde görünür haldedir. Yürüme, konuşma, selam verme tarzları arasında bu yönden uygunluk vardır. ‘Başkaları tarafından beğenilmek, önem verilmek’, bir beklenti halinde bütün hareketlerine yansımıştır. Etrafını kendi malı gibi görmeye başlamıştır. Aşırı tutkulara sahip olmuştur. Büyük bir hırsla maddi zenginliğin yollarını aramaktadır. Bu şekildeki megalomanik ve narsistik semptomlara bir de hezeyanlı paranoid bozukluklar refakat ediyorsa, patolojik durum cidden ağırlaşmış demektir…
Grup uyumu için ihtiyaç duyulan hiyerarşik itaat, grup baskısıyla telkin ve kontrol edilmekte, şura devre dışı kalmakta, ‘grup düşünmesi’ makul özeleştirilerin önünü kapamaktadır… Grup geleneği sonradan ‘dinîleşmek’ suretiyle dinin asliyet ve sâfiyetini bozabilmektedir. Üyelerin gruptan ayrılışları da problemli olmaktadır… Grup liderlerine hak etmedikleri ölçülerde değer biçilmesi ayrıca önemli bir sorundur. Dinî metinlerin bâtınî yorumuna kapı açılması, liderlerin söz ve yazılarına kutsallık atfedilmesi, ‘seçkin talebeler’in statü bulması, ‘lider sünneti’ne işlerlik kazandırılması, dinî liderliğin yol açtığı muhtemel sorunlardan birkaçıdır…
Kimlik inşası ve bunun muhafazası için dinî grup, verdiği eğitim- öğretimde vazgeçilmez önceliklerini merkeze almaktadır. Dinî önceliklerin ihmale uğradığı bu eğitim sürecinin yanı sıra, ‘iknâ iletişimini’ ilerletmek için mensuplar yoğun duygusal mesajların hedefi olmaktadırlar. Ateşli vaazlar, dansvarî gösteriler ve müzik bu duygusallığı sağlayan en uygun araçlardır. Liderin ‘göstererek’ öğretmesine dayanan karizmatik iknâ usulleri, mensuplara uygulanan enformasyon kontrolü ve bazı beyin yıkama usulleri, tefekkür ederek öğrenme sürecinden mensupları mahrum etmekte, sağlıklı dinî eğitimin önünü kesmektedir.
Toplumsal felaket ve stres dönemlerinde ‘gerileme’ yaşayan dinî grupların liderliğinin mutlakçı bir kimliğe büründüğü gözlenmiştir. Ortak kimliğini sürdürmek ve ayakta kalmak için her şeyi yapma hakkına sahip olduğuna inanan grup tedhiş ve şiddet kaynağına dönüşebilir ve buna meşruiyet sağlamak için dinî-ahlakî normlar üretir. Yine gerilemeyle birlikte büyüsel, okült inançlar yaygınlık kazanır, olağanüstü ilahî lütuflarla sıkıntı sona ereceği büyük bir beklenti haline gelir. Mesiyanik tasavvurlar yerleşir.”
Büyükkara Hocanın daha ziyade modern toplumdaki Müslüman dini grupları anlattığı makalesinde çok önemli tespitler var. Sağlıksız işleyiş üzerine söyledikleri çok öğretici ama sağlıklı işleyişi, bir türlü tarif etmemesi kafa karıştırıcı. Toptancı; dinlere, zamana ve topluma göre farklılıklar ele alınmıyor. Leğendeki kirli su ile birlikte çocuğu da kaldırıp atma riski taşıyor. “Kült” denilen marjinal dini gruplar ile bir geleneğe, nispeten meşru bir bilgi ve tecrübe zeminine dayalı cemaatler ayırt edilmiyor. Dolayısıyla FETÖ gibi yapıları anlamada yeterince işlevsel olamıyor. Oysa bize şimdi, belli bir dini bakışa göre yazılmış yazılar değil tam da bu ayrımları yapabilen çalışmalar lazım. Din Psikolojisi ve Din Sosyolojisi, üzerinde tez yapılmayan tek bir dini grup bırakmamalı. Sağlam, titiz, objektif çalışmalarla, dini bir cemaatten ziyade modern bir kült niteliği gösteren FETÖ tipi yapıları, geleneğe dayanan veya inanç mücadelesinin tarihinde meşruluk bulan sahih topluluklardan mutlaka ayırmalıyız.

Kaynak: Yeni Şafak

Son Videolar

Yükleniyor...

Galeri

Ekran-Resmi-2022-07-06-ÖS-12.47.15 Ekran-Resmi-2022-07-06-ÖS-12.46.20 Ekran-Resmi-2022-07-06-ÖS-12.46.35 Ekran-Resmi-2022-07-06-ÖS-12.46.58 Ekran-Resmi-2022-07-06-ÖS-12.47.34 Ekran-Resmi-2022-07-06-ÖS-12.45.41